Hikaye yazmak bazen zorlayıcı olabilir. Ancak, yaratıcı hikaye örnekleri inceleyerek hayal gücünüzü geliştirebilir ve yazma becerilerinizi ilerletebilirsiniz. Bu yazıda, ilham alabileceğiniz bazı ilginç hikaye örneklerini paylaşıyoruz.
Yaratıcı Hikaye Örnekleri
İşte farklı türlerde yazılmış yaratıcı hikaye örnekleri:
1. Hikaye Örneği: Rüzgarın Sesi
Bir zamanlar, her rüzgarın bir sesi olduğu bir ülkede, insanlar rüzgarın sesini dinleyerek gündelik işlerini yaparlardı. Kimisi ekin ekerken rüzgarın sesinden yararlanır, kimisi denizle ilgilendiğinden rüzgarın sesini dinleyerek balık tutardı. Fakat, bu ülkede rüzgar seslerini dinlemeyen bir adam vardı. Adı Rüzgar Zekai’ydi.
Zekai, Rüzgârların sesini dinlemediği için çok üzüntülüydü. Çünkü bu ülkede insanlar rüzgarın sesine göre yaşar ve ona göre iş yaparlardı. Dolayısıyla Rüzgar Zekai hiç iş bulamıyordu. Geçimini sağlamak için başka bir yere gitmeyi düşünüyordu fakat bu seferde gideceği yerde rüzgarın sesini dinlemeyen bir insan bulamayacağı için üzüntülüydü.
Bir gün gideceği yeri belirlemek için bastığı yerden bir toprak parçası kaldırdı. Kaldırdığı yerin rüzgarın sesini dinlemeyen bir adam olduğunu keşfetti. Hemen o adamla tanıştı. Adamın adı Yıldız Ali’ydi. Yıldız Ali, Rüzgar Zekai’ye neden üzgün olduğunu sordu. Rüzgar Zekai, neden rüzgarların sesini dinlemediğini anlattı.
Yıldız Ali ise sessizliği sevdiği için rüzgarların sesini dinlemediğini söyledi. Rüzgar Zekai bu duruma çok sevindi. Çünkü artık birlikte nereye gideceklerini seçebilirlerdi. İkisi de rüzgarların sesini dinlemiyorlardı. Böylece gidecekleri yere karar verdiler ve yola çıktılar.
İkili, uzun bir yolculuktan sonra bir ülkeye vardılar. Fakat geldikleri bu ülke de diğer ülkeler gibi rüzgarların sesini dinleyen insanların yaşadığı bir yerdi. Dolayısıyla ikisi de orada iş bulamadılar. Geçimlerini sağlamak için başka bir ülkeye gitmeye karar verdiler.
İkili, uzun bir yolculuktan sonra bir ülkeye vardılar. Fakat geldikleri bu ülke de diğer ülkeler gibi rüzgarların sesini dinleyen insanların yaşadığı bir yerdi. Dolayısıyla ikisi de orada iş bulamadılar. Geçimlerini sağlamak için başka bir ülkeye gitmeye karar verdiler.
Bu sırada yolda yürürken gümüş bir kapı gördüler. Kapının üstünde büyük harflerle “Burası MÜREKKEBİM ÜLKESİ’dir.” yazıyordu. İkisi de merak edip kapıyı çaldılar. Kapıyı açan adam onlara merhaba diyerek buyur etti.
Adam, onlara mürekkebin ne kadar değerli olduğunu anlattı. Rüzgar Zekai ve Yıldız Ali, mürekkep ülkesinde çok değerli olan bir şeyin peşinde koşmadıkları için üzgün olduklarını söylediler.
Bunun üzerine adam, “Korkmayın bu ülkede de sizin gibi rüzgarın sesini dinlemeyen insanlar var” dedi ve onları götürdü.
İkili, uzun bir yolculuktan sonra mürekkep ülkesinin en güzel şehrine vardılar. Şehirde onların gibi düşünen insanlar vardı fakat hepsi de zengin ve mutsuzdular.
İkili kısa bir süre mürekkep ülkesinde yaşadıktan sonra ülkede geçim kaynaklarının sadece mürekkep olduğunu öğrendi ve bu duruma çok üzüldüler çünkü ikisi de mürekkep kullanmayan kişilerdi.
Artık her ülke onlar için aynıydı ve bu durumdan çok sıkıldılar. Bir gün yürüyüş yapmaya çıktıklarında Rüzgar Zekai’nin aklına bir fikir geldi:
“Yıldız Ali, biz neden mürekkep ülkesinden ayrılmayı düşünüyoruz ki? Biz hayatımızdan memnunuz. Bizim hayatımızdan memnun olmadığımız tek şey var o da insanların rüzgarın sesini dinliyor olmaları. O yüzden niye ‘Rüzgâr’ın Sesini Dinlemeyenler Ülkesi’ni kurmuyoruz? Hem böylece senin hayalini kurduğun ülke de kurmuş oluruz”
Devamı:
Zekai’nin fikri Yıldız Ali’yi çok heyecanlandırdı. Kısa sürede iki arkadaş, Rüzgâr’ın Sesini Dinlemeyenler Ülkesi’ni kurdular. Ülkede sadece kendileri gibi düşünen insanlar vardı. Herkes sessizliğin tadını çıkararak mutlu mesut yaşadı.
2. Hikaye Örneği: Hayallerde Geçen Gün
Küçük Nisan, her akşam yatmadan önce annesiyle birlikte hayallerine yolculuk ederdi. Annesi, onun hayallerde daha rahat gezinebilmesi için gece lambasının ışığını kısık bırakır, odanın karanlık olmasına özen gösterirdi.
Bazen Nisan’ın hayallerinde dev çilekler olurdu ve o dev çileklerden yemek yemek isterdi ama annesi kızına dev çilek yedirmezdi çünkü dev çileklerin toksik maddeler içerdiğini söylerdi.
Bazen rüyalarında çiçekler açtığını görürdü ama annesi ona çiçek yemezdi çünkü bazı çiçeklerin yenmesinin doğru olmadığını düşünüyordu.
Bir gün Nisan’ın hayallerinde uçsuz bucaksız denizler vardı. Nisan deniz kenarında oturmuş mavi yeşil denizi izliyordu. O sırada mavi yeşil denizin dalgalarına bakarken canı çok sıkıldı ve annesini çağırdı ama annesi gelmedi. Sanki Nisan’ın çağırdığını duymuyormuş gibi görünüyordu.
Nisan, annesinin duymasını sağlamak için biraz daha yüksek sesle çağırdı ama annesi yine gelmedi. Biraz daha bağırdı ama annesi yine gelmedi.
O sırada Nisan’ın aklına harika bir fikir geldi. Hayallerde bulunduğu için annesinin onu çağırdığını duymadığına göre o da şimdiye kadar annesinin hayallerde olduğunu düşünerek onu çağırmadığına pişman olabilirdi.
Bunun üzerine küçük kız hemen annesini hayallerinden çağırmaya karar verdi:
“Hayallerde gezen annem, buraya gel”
Biraz bekledikten sonra annesi geldi:
“Nisan’cığım ne oldu?”
Nisan çok mutlu olmuştu çünkü şimdiye kadar annesinin hayallerde gezen halini hiç görememişti ve çok merak ediyordu.
Devamı:
Nisan, annesinin hayallerde gezerken nasıl göründüğünü merak ettiği için ona peş peşe sorular sormaya başladı:
- Neden o kadar fazla gülümsüyorsun?
- Neden o kadar fazla havaya zıplıyorsun?
- Neden o kadar fazla koşuyorsun?
- Neden o kadar fazla dans ediyorsun?
- Neden o kadar fazla mutluyum?
Annelerinin hayallerde gezen halinin oldukça komik olduğunu düşünen Nisan, annesinin yanına oturdu ve ikisi birlikte dalgaların sesini dinleyip huzur içinde hayallerde gezmeye devam etti.
3. Hikaye Örneği: Karşıma Yıldız Çıkmadığı Gün
Küçük Arda, her akşam yatmadan önce odasına girip gökyüzünü izlerdi. Onun en büyük hayali gökyüzünde yıldızlar görmekti ama ne yazık ki nerede ise her akşam gökyüzünde bulutlar oluyordu ve yıldızları göremiyordu.
Arda’nın en büyük hayali yıldızları görebilmekti çünkü yıldızları gördüğü zaman kendisini çok mutlu hissediyordu ama gökyüzünde bulutlar olduğu için yıldızları göremeyince mutlu olamıyordu.
Bir gün Arda’nın aklına harika bir fikir geldi: “Neden yıldızları yakından göremiyorum ki? Yıldızları görmek için gökyüzüne bakmam gerektiğini biliyorum ama yıldızlar aslında bana uzak değilmiş ki onlar hep benim üzerimde parlıyormuş.”
Bunun üzerine Arda hemen yatağının üstüne çıkıp gökyüzünü izlemeye başladı ama yine her zamanki gibi gökyüzünde bulutlar vardı ve Arda yıldızları göremiyordu.
Bunu fark eden küçük çocuk hemen yeni bir fikir buldu: “Ben yıldızları görmek istiyorsam önce gökyüzündeki bulutları kaldırmalıyım.”
Bunun üzerine hemen babasını çağırdı:
“Baba! Gökyüzünde bulutlar var, onları kaldır.”
Babasının bulutları kaldırmakla ilgili pek fazla bilgisi yoktu ama Arda’nın kendisine böyle bir talepte bulunduğunu duyunca çok şaşırmıştı:
Sana ne bulutları kaldırayım oğlum! Bulutlar benim üzerimdeydi ama senin üzerindeki bulutları kaldırmak zorundaydım.”
Bunun üzerine Arda hemen yatağının üstüne çıktı ve babasının başına doğru elini açıp yumruk yaptı:
Lütfen babacım benim üzerimdeki bulutları kaldır.”
Babasının biraz daha zorlandığını düşünen Arda yine yatağının üstüne çıkarak babasının başına doğru elini açıp yumruk yaptı:
Lütfen babacım benim üzerimdeki bulutları kaldır.”
Babasının biraz daha zorlandığını düşünen Arda yine yatağının üstüne çıkarak babasının başına doğru elini açıp yumruk yaptı:
Lütfen babacım benim üzerimdeki bulutları kaldır.”
Babası artık pes etmişti ama küçük çocukça isteklerini yerine getirmekle ilgili zorlanan babanın pes etmesine biraz daha zaman vardı:
Benim üzerimdeki bulutlar kalkmadığı sürece senin değil bana hiç kimse gülemez.”
Devamı:
Babası da Arda’nın kendisine söylediği gibi hemen yatağının üstüne çıkıp elini açıp yumruk yaptı ama yine Arda’nın üzerindeki bulutlar kalkmadı:
Lütfen babacım benim üzerimdeki bulutları kaldır.”
Baba ise artık pes etmeye yakın bir şekilde kızına sarıldı:
Sana ne bulutları kaldırayım! Biraz uyumama izin ver!”
Küçük Arda bu duruma çok üzüldü ama hemen yeni bir fikir buldu: “Benim üzerimdeki bulutları kaldırmak için uyumaya ihtiyacım yok.” Bunun üzerine hemen yatağının üstüne çıkıp elini açıp yumruk yaptı:
Lütfen babacım benim üzerimdeki bulutları kaldır.”
Devamı:
Babasının artık pes etmeye yakın olduğunu fark eden Arda hemen yeni bir çözüm buldu:
Lütfen babacım benim üzerimdeki bulutları kaldır.”
-
“Eğer benim üzerimdeki bulutları kaldırmazsan ben de seni uyutmam.”
-
Nihayet babası pes etti ve küçük kızına sarılıp uyudu.
- 4. Hikaye Örneği: Gözlüğüm Nerede?