Türk Edebiyatının İlk Fabl Örneği: Harname

Giriş: Türk Edebiyatında Fabl Geleneği

Türk edebiyatında fabl türünün ilk örneğini oluşturan Harname, 15. yüzyılda yaşamış olan Şeyhi tarafından kaleme alınmıştır. Fabl, genellikle hayvan karakterlerinin insan özellikleriyle donatıldığı, ahlaki dersler veren ve eğitici bir niteliği olan hikayeler olarak bilinir. Harname, bu tanıma tam anlamıyla uymakla kalmayıp, aynı zamanda hiciv unsurlarını ve toplumsal eleştirileri de içerir.

Divan edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan Şeyhi, oyun kuruculuğu ile dikkat çeker. Harname, yalnızca bir edebi eser olmanın ötesinde, dönemin sosyal ve politik yapısının bir yansıması olarak da değerlendirilebilir. Eser, olayların alegorik bir anlatımını sunarak okuyucuya derin düşünme fırsatı tanır.

Hikayenin ana karakteri bir eşektir ve bu eşek, kendi yetersizlikleri ile çıtayı yükselttiği daha güçlü ve zengin olan öküze duyduğu özlem ve imrenmeyle yola çıkar. Eser, hikaye ile alegorinin başarılı bir birleşimini sunarak, okuyucularına öğütler ve dersler vermektedir.

Harname’nin Yazılış Hikayesi

Harname, iki rivayete göre kaleme alınmıştır. Birincisi, Şeyhi’nin yolculuğu sırasında uğradığı bir baskın ve kayıplardır. Kütahya’ya dönüş yolunda eşyalarının tamamını kaybeden Şeyhi, sustüğü bu anların ardından Harname’yi kaleme almıştır. Verdiği mesajlar ve gözlemleri doğrultusunda eserini yaşadığı olaylara dayanarak şekillendirmiştir.

İkinci rivayet ise, Osmanlı padişahı Çelebi Mehmet ile olan ilişkisi ile ilgilidir. Çelebi Mehmet’in göz tedavisinde başarılı olan Şeyhi, ödüllendirilerek Tokuzlu köyünün tımarı verilen bir hekim haline gelmiştir. Ancak köyün eski sahiplerinin saldırıları sonucunda yaşadığı üzüntü ve hayal kırıklıkları, onu Harname’yi yazmaya yönlendirmiştir.

Şeyhi’nin bu eseri yazma süreci, yalnızca kişisel bir hikaye değildir. Aynı zamanda, dönemin sosyal sorunları ve üniversel adaletle ilgili derin sorgulamalara da açılan bir kapıdır.

Harname’nin Edebi Özellikleri

Harname, alegorik bir eser olarak hayvanların gözünden insan toplumuna ayna tutmaktadır. Şeyhi, eşeği bir sembol olarak kullanarak toplumsal adaletsizlik ve eşitsizlik konularını işler. Eser, aynı zamanda mizahi bir dille kaleme alınmış olup, hiciv unsurları ile doludur. Şeyhi, karakterlerin zıtlıklarını vurgularken, aynı zamanda okuyucusunu düşündürmek ister.

126 beyitten oluşan Harname, sade bir Türkçe ile kaleme alınmış ancak Arapça ve Farsça kelimeleri de içermektedir. Bu, Türkçe edebiyatında döneminin dil çıkarımlarını yansıtan bir özellik taşıyan eserdir. Farklı dillerden kelime kullanımı, eserin zenginliğine ve derinliğine katkıda bulunmuştur.

Eserin bölümleri, giriş, ana tema ve sonuç olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Giriş bölümünde hayvanlar âlemine yönelik bir bakış açısı sunan Şeyhi, ana temada eşeğin hayatta karşılaştığı zorlukları simgesel bir dille ifade eder.

Harname’nin Teması ve Verdiği Mesajlar

Harname, sosyal eşitsizlik, güç, servet ve bireysel özgürlük gibi kavramları sorgulayan derin bir içeriğe sahiptir. Eşek, güçlü ve zengin olan öküze özenerek, ancak sonunda bu isteklerinin acı bir bedeli olduğunu keşfeder. Eserin en temel mesajı, bireylerin yaşamlarıyla barışık olmaları, kendileriyle ve toplumlarıyla barış içinde yaşamayı öğrenmeleri gerekliliğidir.

Şeyhi, bu eser yoluyla toplumsal adalet ve eşitlik fikrini ileri sürer. Kendi yaratılışı ile yetinmeyen, başkalarını özenen eşeğin durumu, sosyal adalet fikrini sorgular ve bireylerin kendi potansiyelleriyle mutlu olabilecekleri mesajını taşır.

Faruk Timurtaş, Harname’nin bu bağlamda toplumsal adalet görüşünü net bir biçimde dile getirdiğini ifade eder. Her bireyin yaptığı işin değeri kadar yaşamda refah bulması gerektiği vurgusu, Harname’nin temel unsurlarından biridir.

Sonuç: Harname’nin Güncelliği ve Önemi

Harname, sadece Türk edebiyatında bir fabl ve hiciv örneği olmanın ötesinde, evrensel mesajlar taşıyan ve her dönem geçerliliğini koruyan bir eserdir. Sosyal adalet, bireysel haklar ve eşitlik gibi kavramlar, eserin ana temasını oluşturur. Günümüzde de geçerli olan bu kavramlar, okuyuculara derin bir düşünme ve kendilerini sorgulama fırsatını sunmaktadır.

Türk edebiyatının köklü geçmişinden gelen Harname, eğitici özellikleri ve eleştirel bakış açısı ile günümüzde daha fazla okura ulaşmayı hedeflemelidir. Eser, sadece bir edebi metin değil, aynı zamanda toplumsal ve bireysel sorgulamalar için bir kaynak niteliğindedir. Şeyhi’nin ustalığıyla kaleme alınmış bu eser, Türk kültürünün değerini ve zenginliğini yansıtan bir harika olarak her zaman anılacaktır.

Eserin sunduğu derinlik, okurlara sadece edebi bir zevk değil; aynı zamanda toplumsal hayatın anlamını, bireyin bu hayattaki rolünü sorgulama çağrısı yapar. Böylece Harname, Türk edebiyatının yalnızca bir parçası değil, aynı zamanda evrensel bir öykünün taşıyıcısı olmuştur.

Scroll to Top