19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve toprak kayıpları, büyük bir toplumsal ve siyasal istikrarsızlık sürecine neden oldu. 19. yüzyılın ortalarından itibaren imparatorluk topraklarında hızla yaygınlaşan milliyetçilik akımları, farklı etnik köken ve kültürlere sahip toplulukların bağımsızlık arayışına girmesine yol açtı. Bu bağımsızlık istekleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak bütünlüğünün bozulmasına ve imparatorluk içinde büyük bir güvenlik sorununa neden oldu. Bu durum, aynı zamanda imparatorluğun uluslararası düzeyde de önemli bir tehdit oluşturmasına sebep oldu. 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Avrupa’daki ulus devletlerin sayısı hızla artmıştı. Bu da doğal olarak Osmanlı İmparatorluğu’na karşı artan uluslararası baskılara yol açtı. İmparatorluğun içinde bulunduğu bu karmaşık ve sorunlu ortam, onun siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarını ciddi şekilde tehdit etti.
Bir dünya devleti olan Osmanlı İmparatorluğu, özellikle 17. yüzyıldan itibaren, siyasi ve askeri alanda gösterdiği gücü kaybetmeye başladı. Bu durum, imparatorluk üzerinde baskı kuran komşu devletlerin artmasına neden oldu. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar da bu durumu daha da kötüleştirdi. 18. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak kayıpları ve sürekli savaş halinde olması, mali kaynakların azalmasına ve ekonomik dengesizliğe yol açtı. Bu da imparatorluğun askeri gücünü daha da zayıflattı. İmparatorluk, 19. yüzyılın ortalarından itibaren ciddi bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya kaldı. İçinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizler, özellikle iç savaşlar ve ayaklanmalar, büyük ölçüde imparatorluğun kontrolünü zorlaştırdı. Bu durum, aynı zamanda uluslararası alanda da önemli bir tehdit oluşturdu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun bu durumu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Rusya gibi komşu devletlerin yanı sıra İngiltere, Fransa ve ABD gibi uluslararası güçlerin de dikkatini çekti.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Türk milliyetçiliği fikri ilk olarak 19. yüzyılda ortaya çıktı ve bu fikir, özellikle 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti. İlk Türk milliyetçisi olarak kabul edilen Namık Kemal, Türk milletinin birliğini vurgulayan eserler yazdı ve Türkçülük fikrini savundu.
İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından hazırlanan 1913 tarihli