Makale sunumu genel olarak akademik toplantılarda, kongrelerde ve benzeri etkinliklerde ortaya konan araştırma çalışmalarının paylaşılması amacıyla yapılan konuşmalar olarak tanımlanabilir. Araştırmanın kapsamı, yöntemi ve bulguları hakkında izleyiciye bilgi vermeyi hedefleyen makale sunumları, genellikle slaytlar eşliğinde gerçekleştirilir. Sunum sırasında araştırmacının sözlü sunum yapması beklenir.
Makale Sunumu Nasıl Olmalıdır?
Bir makale sunumunda dikkat edilmesi gereken en önemli husus, izleyicinin sunumdan beklentilerini karşılayacak içerikte bir konuşma yapmaktır. İzleyicinin sorularına cevap verebilecek şekilde hazırlık yapmak, sunumun genel kalitesini arttıracaktır. Ayrıca slaytların içeriği de sunumun başarısını etkileyen bir unsurdur. Slayt içeriklerinin sunumun ana fikrine katkıda bulunması beklenir.
Bir makale sunumu 15-20 dakika arasında sürer ve genel olarak şu bölümlerden oluşur:
-
Başlangıç: Sunuma başlamadan önce kendinizi tanıtmak ve izleyicilere selam vermek önemlidir. Eğer bir kongre veya bilimsel toplantı söz konusuysa, konuşmacının bu etkinliği düzenleyen kişilere teşekkür etmesi beklenir. Sunumun içeriğine geçmeden önce bu teşekkürlerin yapılması sunumun düzgün bir şekilde başlamasına yardımcı olacaktır.
-
Araştırma Problemi: Her makale sunumunun başlangıcında araştırmanın problemi veya amacı hakkında bilgi verilmelidir. Bu bölümde araştırmaya neden ihtiyaç duyulduğu ve araştırmanın problemi veya amacı detaylı bir şekilde açıklanmalıdır.
-
Literatür Taraması: Sunumun bu bölümünde araştırma ile ilgili daha önce yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilmelidir. Bu bölümde yapılan literatür taramasının içeriği ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmesi ve hangi sonuçların elde edildiği konusunda bilgi sahibi olunması beklenir. Ayrıca bu bölümde yapılan araştırmanın önceki çalışmalar ile ilişkisi de ortaya konmalıdır.
-
Araştırmanın Yöntemi: Sunumun bu bölümünde araştırmanın kapsamı, yöntemi ve örneklemi hakkında bilgi verilmelidir. Araştırmanın nasıl yapıldığına dair ayrıntılı bilgi verilmesi izleyicinin araştırmaya daha iyi hakim olmasını sağlar.
-
Araştırmanın Bulguları: Sunumun en önemli bölümlerinden birisi de bulguların sunulmasıdır. Araştırmanın elde ettiği veriler, grafikler eşliğinde sunulmalıdır. Bu bölümde verilerin ne anlama geldiği ve hangi sonuçların elde edildiği konusunda bilgi verilmelidir.
-
Tartışma ve Sonuç: Sunumun bu bölümünde araştırmanın bulguları tartışılır ve genel bir sonuç çıkarılır. Araştırmanın bulguları ile ilgili daha önceki çalışmalardan elde edilen bulguların karşılaştırılması bu bölümün önemli bir kısmını oluşturur. Ayrıca bu bölümde araştırmanın sınırlılıkları da ortaya konmalıdır.
-
Sorular: Sunumun sonunda katılımcılardan gelen sorular cevaplanmalıdır. Bu bölümde konuşmacının konuya hakimiyeti ve izleyicilerin merak ettikleri konulara dair bilgi edinmeleri sağlanır.
Makale Sunumu Slaytları Nasıl Olmalı?
Genel olarak, bir makale sunumu sırasında slayt kullanılması beklenir. Slaytlar, izleyicilerin konuşmacıyı daha iyi anlamasına yardımcı olurken, konuşmacının da konuşmasını desteklemesini sağlar. Slaytların etkili olabilmesi için şu hususlara dikkat edilmelidir:
-
Sade Olmalı: Slaytların içeriği mümkün olduğunca sade ve yalın olmalıdır. Gereksiz kelimelerden kaçınılmalı, anahtar kelimeler kullanılmalıdır.
-
Okunaklı Olmalı: Slaytlar okunaklı bir font ile hazırlanmalı ve metin boyutu yeterince büyük olmalıdır.
-
Grafikler Kullanılmalı: Slaytlarda verilerin grafiklerle gösterilmesi verilerin daha iyi anlaşılmasını sağlar.
-
Renk Uyumu Olmalı: Slaytlarda kullanılan renkler arasında yeterince kontrast olmalı ve renk uyumu sağlanmalıdır.
-
Kısa Olmalı: Her slaytta çok fazla metin olmamalıdır. Metin kısa ve öz olmalı, gerekirse sunum sırasında daha fazla ayrıntı sözlü olarak eklenmelidir.
Makale Sunumu Örneği
Aşağıda örnek bir makale sunumu yer almaktadır:
Konu Başlığı: Gençlerde teknoloji kullanımına bağlı sıkıntı bozukluğu semptomlarının incelenmesi
Konuşmacı: Dr. Ahmet Yılmaz
Kurum: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Araştırmanın Problemi
Dijital oyunlar ve sosyal medya gençlerde sıkıntı bozukluğu semptomlarının artmasına neden olmaktadır.
Araştırmanın Amacı
Araştırma gençlerde dijital oyunlar ve sosyal medya kullanımına bağlı sıkıntı bozukluğu semptomlarını incelemeyi amaçlamaktadır.
Literatür Taraması
Literatürde dijital oyunlar ve sosyal medya kullanımına bağlı gelişen sıkıntı bozukluğu semptomları ile ilgili pek çok çalışma mevcuttur. Ancak hem sıkıntı bozukluğu semptomlarının hem de sosyal medya ile dijital oyun kullanımı alışkanlıklarının aynı anda değerlendirildiği çalışmalara az rastlanmaktadır. Bu çalışma literatürdeki bu eksikliği gidermeyi amaçlamaktadır.
Araştırmanın Yöntemi
Araştırma İstanbul ili Beylikdüzü ilçesinde bulunan 5 ayrı lisenin 9., 10., 11. ve 12. sınıfında okuyan öğrenciler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Yaş ortalaması 15,78 olan 1624 öğrenciye ulaşılmıştır. Öğrencilerden izin alınarak sıkıntı bozukluğu semptomlarını değerlendirmek amacıyla Sıkıntı Bozukluğu Anketi (SBA) uygulanmıştır. Dijital oyunlar ve sosyal medya kullanımına ilişkin alışkanlıklar hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla katılımcılara anket uygulanmıştır.
Araştırma sonucunda teknoloji kullanım alışkanlıkları ile sıkıntı bozukluğu semptomları arasında ilişki olup olmadığı incelenmiş ve gençlerin genel teknoloji kullanım alışkanlıkları değerlendirilmiştir.
Araştırmanın Bulguları
Araştırmaya katılan gençlerin %53,5’i erkek, %46,5’i kızdır. Katılımcıların %61,7’si günlük 1-2 saat, %28,1’i 3-4 saat, %8,5’i 5-6 saat, %1,6’sı ise günde 6 saatten fazla zaman geçirdiğini belirtmiştir. Öğrencilerin %40’ı sosyal medyayı her gün kullanmaktadır.
SBA testinden alınan puanların yaş ve cinsiyetle ilişkisi incelendiğinde; yaş ilerledikçe SBA puanlarının arttığı (yaş ile SBA puanı arasında pozitif ilişki) ancak cinsiyetin SBA puanlarını etkilemediği bulunmuştur.
Araştırma sonucuna göre sosyal medyanın daha fazla kullanılması sıkıntı bozukluğu semptomlarını da arttırmaktadır.
Tartışma ve Sonuç
Dijital oyunlar ve sosyal medya kullanımına bağlı olarak artan sıkıntı bozukluğu semptomları gençlerin mental sağlıkları açısından endişe vericidir. Ebeveynlere ve eğitimcilere bu konuda bilinçlendirme yapılması önemlidir.