Anı, “başka biriyle paylaşmaya değer bulduğumuz, yaşamımızda iz bırakmış ve aklımıza yeniden geldiğinde duygularımızı yeniden canlandıran anlık olaylar” olarak tanımlanır.
Anılarımız bazen içsel yolculuklarımızda bize ışık tutar, bazen de başkalarının hayatlarına dokunmamızı sağlar. İşte, daha çok ders çıkarabileceğimiz derleme anılardan oluşan bir seçki.
Kısa ve Öğretici Anı Örnekleri
1. Anı
Ünlü filozoflardan Socrates’in eşi çok kıskanç bir kadındır. Socrates’in her zaman her şeyi dengelemeye çalışan tutumından hiç memnun değildir. Bir gün Socrates’e bağırarak, “Bütün erkekler evlerinde kadınların olmalarından nefret ederler. Sen neden nefret etmiyorsun?” der.
Socrates gülümseyerek cevap verir: “Çünkü her erkeğin nefret etmesi gereken bir şey yoktur.” Bu anı bize ölçülü olmanın ve her durumda dengeyi sağlamanın önemini vurgulamaktadır.
2. Anı
Aziz Augustinus, çok gençken Tanrı’nın varlığını kabul etmek istemez. Hristiyan inancını alay konusu yapar ve bu inanca sahip insanlara da acır. Ancak annesi Monica, oğlunun bir gün doğru yolu bulacağına dair büyük bir umut besler. Aziz Augustinus bir gün Roma’da doğru yolu bulacak bir kitapla karşılaşır. Bu kitap Hristiyan inancını savunan en büyük filozoflardan biri olan Paulus’a aittir. Kitabı okurken annesini hatırlayan Augustinus gözyaşlarına boğulur ve Hristiyanlığı kabul eder.
Bu anı, annelerin fedakarlıklarının ve dualarının evlatları üzerindeki etkisini gözler önüne serer. Ayrıca doğru bilgiye ulaşmanın ve önyargılardan kurtulmanın yolunu da gösterir.
3. Anı
Einstein’ın öğretmeni, ona matematik dersinde zor bir problem verir. Einstein, öğretmeninin verdiği bu zor problemi birkaç dakika içinde çözer. Öğretmen, Einstein’ın bu kadar hızlı çözüm bulmasına şaşırır ve ona tekrar aynı problemi çözmesini ister. Einstein, öğretmenin verdiği problemi tekrar çözer ama bu sefer farklı bir yöntem kullanır. Öğretmen, Einstein’ın problemi iki farklı yöntemle çözdüğü için çok mutlu olur ve ona alkış tutar.
Einstein, öğretmenin alkışladığı sırada yanındaki arkadaşına döner ve “Beni alkışladıklarını sanmıyorum; iki farklı yöntemle aynı problemi çözebildiğim için beni tekrar zorlamadıkları için alkışlıyorlar” der.
Bu anı bize iki önemli dersi verir: Birincisi, gerçek deha bazen kuralların dışında düşünmekte yatar; ikincisi, bir problemi farklı yöntemlerle çözebilmek, o konuda gerçekten yetkin olduğumuzun göstergesidir.
4. Anı
Bir grup bilim insanı, dünyanın en sessiz odasını yapmak için kolları sıvarlar. Uzun çalışmalar sonucunda dünyanın en sessiz odasını kurmayı başarırlar. Bu oda, sesi ileten hiçbir materyalin bulunmadığı bir oda olacaktır. Bilim insanları bu odanın içine girip çıkmaya başlarlar. İçeri girip çıkan bilim insanları sessiz odanın gerçekten sessiz olup olmadığını kontrol ederler. Ancak herkes kendi içinde bir ses duyduğu için odanın sessiz olmadığını söylerler.
Bir bilim insanı odanın içine girer girmez çıkıp gelerek, “Bu oda benim kendi sesim yankılanmasından başka hiçbir ses duymadığım için çok sessiz” der.
Bu anı bize şunu öğretir: Dünya ne kadar sessiz olursa olsun, biz kendi iç sesimizi bastırmadığımız sürece dış dünyanın sessizliği bizim için hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
5. Anı
Bir gün Nasreddin Hoca’ya akıllıca bir şey yapıp yapmadığı sorulur. Hoca, “Kendime göre akıllıca bir şey yaptım; eğer Allah biliyorsa her şeyde olduğu gibi bunda da hayırlısını verecektir” diye cevap verir.
Bu anı bize akıllıca ya da aptalca yaptığımız şeylerin fark etmeden Allah’ın izniyle sonucunu alacağımızı gösterir. Ayrıca her Müslümanın Allah’a güvenerek O’nun izniyle yola çıkması gerektiğinin de bir hatırlatıcısıdır.
6. Anı
Bir kadın, kızıyla birlikte dükkânında çalışmaktadır. Kadın, kızıyla birlikte çok güzel satılan elbiselerin fiyatlarını belirler. Ancak dükkânda çok fazla zaman geçirdiği için kızıyla birlikte işini gücünü unutur ve elbiselerin fiyatlarını belirlediği gibi koymayı unuturlar.
Birkaç gün sonra kadın, elbiselerin fiyatlarını dükkânın herhangi bir yerinde görmediği için endişelenmeye başlar. Kızıyla birlikte tekrar fiyatları belirlemeye çalışırlar ama yine başaramazlar.
Bu anı bize şunu gösterir: Eğer işimizi gücümüzü doğru yaparsak başkalarının yaptığı hatalardan dolayı endişelenmemize gerek kalmaz.
7. Anı
Bir gün Einstein, trenle seyahat etmektedir. Yanında da ünlü matemçi David Hilbert vardır. İkisinin de elinde ayrı ayrı matematik kitapları vardır. Hilbert bir ara kitabındaki problemi çözmekte zorlandığını söyler. Einstein da ona kitabındaki problemi gösterir. İkili çözümleri tartışırken tren bir istasyona varır ve bir süreliğine durur.
Einstein ile Hilbert duraklama sırasında trenin ışığını hızlanınkine eşitleyerek yeni bir formül üzerinde çalışmaya başlarlar. Trenin yeniden hareket etmesiyle ikili arasında formülle ilgili tartışma devam ederken tren tekrar durur ve iki matemçi tekrar formül üzerindeki tartışmaya ara verirler.
Bu anı, zamanın bile duraksadığı bir ortamda bilimin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
8. Anı
Ünlü yazar Victor Hugo’nun doktorları ona birkaç saat ömür biçerler. Bunun üzerine Hugo hastaneye gider ve hastanede kitap yazmaya devam eder. Hugo bir süre sonra hastanede yazdığı kitabı bitirir ve doktora kitabı teslim eder.
Doktor kitabı okuyunca Victor Hugo’ya şaşırır ve ona birkaç saat değil, birkaç yıl yaşayacağını söyleyerek yazarına hayat vermiş olur.
Bu anı bize şunu gösterir: Bir insanın hayatına en çok kavuşan hayaller ve umutlar erdirir.
9. Anı
Eflatun’un babası ölünce ona büyük bir miras bırakır. Bu miras içinde bulunduğu durumu değiştirmesi gereken bir durumdur. Eflatun’un babası iyi bir atlet olduğu için ona Atletizm adı verilen okulun başına getirilir.
Eflatun’un okul ile ilgili yaptığı yenilikler okulun daha iyi yerlere gelmesini sağlar ve okul kısa sürede birçok başarı kazanır.
Bu anı bize her yeniliğin aslında altında yatan potansiyelin açığa çıkması olduğunu gösterir.
10. Anı
Montaigne, felsefe üzerine çalışmalar yaparken bir gün zor bir problemle karşılaşır. Problemi çözmek için Montaigne uzun süre odasında kalır ve çalışır. Babası felsefe üzerine çalışmalar yapan Montaigne’ye sıklıkla yemek getirir.
Montaigne babasına sürekli teşekkür ederken babası da oğlu tarafından teşekkür edilen biri olduğu için mutludur.
Montaigne yıllar sonra babasının ona getirdiği yemekleri fark eder ve babasının ona hiç acımadığını düşünürür çünkü oğluna gereken az miktarda ekmeği her zaman getiriyordur.
Bu anı bize şunu gösterir: Birçok insan başarılı olmak için uzun süre çalışmak zorundadır ama başarılı olan insanlar çoğu zaman yaptıkları fedakarlıkları başkalarının fark etmesini beklemeden yaparlar.