İnsanın doğası itibariyle duygusal bir varlık olması ve her an farklı duygu hallerinde bulunması, eylemlerinin düşüncelerinin ve ruh hallerinin belirleyici bir etkisi olması anlamına gelmektedir. Kimi zaman kontrol edilemeyen bu haller kimi zaman da belli bir disiplin ile kontrol altına alınabilmektedir.
Duygular
Duygular insana ait olan ve kişinin iç dünyasını belirleyen en önemli unsurlardan birisidir. Kişi insan olmanın bilinciyle ve sorumluluğuyla hareket ettiğinde duyguları da bu sorumluluğa dahil olur. Ancak kişi insani olma vasfından uzaklaştığında ya da bu vasfı unutup sorumluluklarını yerine getirmediğinde duygulara hakim olamaz. Kısaca sorumluluk bilinci insanda olması gereken duyguları da ona hatırlatır.
Kişi sorumluluklarını yerine getirdiğinde işinde başarılı olur, eğitim hayatında başarılı olur. Evine ve ailesine karşı olan sorumluluklarını yerine getirdiğinde sağlıklı bir aile yapısı oluşur ve kişi kendini daha mutlu hisseder. Ancak kişi işinde başarısız olduğunda, ailesine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediğinde bu kez olumsuz duygular devreye girer. Yetersizlik, suçluluk, pişmanlık gibi… İşte bu olumsuz duygular kişinin daha fazla eyleme geçmesine vesile olur. Örneğin işinde başarısız olan bir kişi kendini geliştirmek için çalışmalara başlar ve böylece işinde daha başarılı olur. Ya da suçluluk duygusu taşıyan bir kişi ailesine karşı olan eksikliklerini gidermek için daha fazla çaba sarf eder.
Duygular insana farklı eylemlerde bulunma fırsatı verse de aynı zamanda karamsarlığa düşmesine, kendini çaresiz hissetmesine de neden olabilir. Sonuç olarak kişinin eylemlerinin olumlu yönde gelişmesi için önce sorumluluklarını yerine getirmesi ve bu sayede kendinde olumlu duygular hissetmesi gerekir. Eğer kişi sorumluluklarını yerine getirmediği halde kendinde olumlu duygular hissedebiliyorsa burada bir tehlike vardır demektir. Kişi kendini kandırmakta ve sağlıklı bir psikolojik yapıya sahip olmamaktadır.
Düşünceler
Duyguların yanı sıra düşünceler de kişinin iç dünyasını belirleyen unsurlardandır. Düşünceler kişiye hayatı sorgulama fırsatı verir. Düşünmek insana bedensel bir aktiviteden çok zihinsel bir aktivite kazandırır. Hayatı sorgulayan insan, kendini de sorgulayan insan olacaktır.
Düşünceler kişinin değerlerini belirlemede de önemli bir rol oynar. Düşünceleri ne kadar derin olursa kişinin değer yargıları da o kadar sağlam olur. Ancak kişide var olan düşünceler otomatik olarak doğru kabul edilmemelidir. Kişinin sahip olduğu düşünceler çevresi tarafından oluşturulabilir, toplum tarafından oluşturulabilir ya da medya tarafından oluşturulabilir. Bu nedenle kişi sahip olduğu düşünceleri tekrar sorgulamalıdır.
Düşüncelerin sorgulanması insanı bilimsel düşünmeye de yönlendirir. Bilimsel düşünme kişinin hayatını daha yaşanabilir kılar. Örneğin kişi bilimsel düşünme sayesinde evrensel değerlere aykırı davranmaz, çevreye zarar vermez, başkalarının haklarını ihlal etmez. Bilimsel düşünme sadece insanı daha iyi bir birey değil aynı zamanda sağlıklı düşünen bir birey yapar. Örneğin kişi bilimsel düşünme sayesinde sahip olduğu düşüncelerin dayanağını öğrenir, mantıksal hatalarından arınır.
Eylemler
İnsanın iradesini kullanarak gerçekleştirdiği her türlü davranış eylem olarak ifade edilir. Nefes almak, yürümek, konuşmak, yazmak eylem olarak değerlendirilirken dua etmek, iş yapmak, yemek yemek, kitap okumak gibi iradenin kullanımını gerektiren eylemler de vardır.
Kişinin yaşamını sürdürebilmesi için gerçekleştirdiği temel eylemler bedensel eylemlerdir. Ancak kişi başkalarıyla iletişim kurabilmek için konuşma eylemini gerçekleştirmelidir. Bu noktada iletişim kurabilmek için gerçekleştirilen eylemler bedensel eylemlerden zihinsel eylemlere doğru kaymaktadır.
Kişinin yaşamında gerçekleştirdiği en önemli eylem ise kendi kararları doğrultusunda gerçekleştirdiği eylemdir. Örneğin bir kimse başkasının elinden silahı alıyorsa bu o kişinin iradesi dışında gerçekleşen bir eylemdir. Ancak kişi silah doğrulttuğunda ateş etmesi onun iradesi dâhilinde gerçekleşen bir eylemdir.
Kişinin kendi iradesi dâhilinde gerçekleştirdiği her eylem kişinin sorumluluğunu artıran unsurlardandır. İnsanı hayvanlardan ayıran en önemli unsurlardan birisi de irade ve hür seçimdir. Hayvanlar içgüdüleri doğrultusunda hareket ederken insan iradesini kullanarak hareket eder.
Duygu Düşünce Eylem İlişkisi
Kişinin sahip olduğu duygular ve düşünceler gerçekleştirdiği her eylemin temelini oluşturur. Örneğin kişi işe zamanında gitmediğinde başından geçen çeşitli olaylar sonucunda işine geç gitmeye başlar. Bir süre sonra geç kalmanın verdiği suçluluk duygusuyla karşılaşır. Bu kez geç kalmamak için yeni önlemler almaya çalışır ve böylece kendini geliştirme fırsatı bulur.
Ya da kişi çok çalıştığı halde geçimini sağlayamıyorsa bu kez yetersizlik duygusuyla karşılaşır ve bu durum onu daha fazla çalışmaya ya da yeni işler aramaya yönlendirir.
Duygu düşünce eylem ilişkisinde ilk iki unsur kişinin iç dünyasıyla ilgiliyken son unsur kişinin dış dünyasıyla ilgili olan unsurdur. Yani duygu ve düşünceler içsel motivasyon unsurlarıyken eylem dışsal motivasyon unsurudur.
Sonuç
Kişi insani sorumluluklarını yerine getirdiğinde var olan potansiyelini ortaya çıkarır ve daha sağlıklı kararlar alarak olumlu duygular içinde olur.
Aksi takdirde sorumluluklarını yerine getirmediğinde bu kez olumsuz duygular içinde olur ve kendini çaresiz hisseder. Bu durumda kişinin iradesini kullandığı ve dış dünyayı etkileyen her türlü davranış olan eylemler de olumsuz yönde gerçekleşir.